CHP yıllardır AKP iktidarı karşısında savunma hattı oluşturmuş kendi sosyolojik tabanını bir kenara bırakmış sürekli iktidar ile uzlaşma ve ona benzeme yolları arayışı içerisinde enerjisini tüketti.

Bu durumda iktidar partisinin zaman zaman halka karşı işlediği suçlarla ilgili suçüstü olması karşısında zeytin yağı gibi su üstüne çıkıp suçu ana muhalefet partisi olan CHP’nin üzerine yıkmaya çalışması ve bu yönde algı oluşturmasına sebep olmuştur.

Dolayısıyla bu durum CHP’ye gönül vermiş geniş kitle yığınlarının motivesini altüst ederek büyük bir hayal kırıklığı yaşamasına neden olmasıyla birlikte kafa karışıklığına da sebebiyet vermiştir. 

Bu kafa karışıklığı arasında halk çoktan AKP ile arasına savunma hatlarını oluşturmaya başlamıştı. Bunun en gerçekçi örneği de 31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerdi.

Aslında halk ile AKP arasında amansız bir kavga çoktan başlamıştı. İktidara ilk darbeyi de 31 Mart 2019’da indirmişti.

Nasıl mı?

Halkın saray ve bileşenlerine tepkisinin sonucu sanayinin yoğunlukta olduğu AKP’nin kaleleri olan büyükşehir belediyelerini, bir bir Millet İttifakı bileşenlerinin adaylarının kazanmasıyla sonuçlanmıştı.

AKP’nin yerel yönetimlerde yaşadığı hezimeti muhalefet ve bileşenleri her ne kadar kendi başarı hanelerine yazsalar da bu başarının asıl kaynağı, geniş halk yığınlarının saray ve yandaşlarına olan tepkisidir.

Peki, CHP geniş halk yığınlarının bu tepkisini iktidar yolunda fırsata çevirebilecek mi?

Bence bu durum sadece CHP lideri Kemal Kılıçdaraoğlu’nun omzuna yıkılmamalı.

Başta bazı kurmayların belediyeler üzerindeki rant ve akçeli işlerden uzak durarak, belediyelerin halkçı belediyecilik anlayışıyla yönetilip halkın güvenini kazanmalarından geçeceğe benziyor.

Çünkü, halk yerel yönetimlerin hizmet ve sosyal anlayışının yanı sıra belediyecilikteki işleyiş ve yönetimdeki liyakatin yakın tanığı ve takipçisidir…

Dolayısıyla iktidarın yolu yerel yönetimlerdeki başarıdan geçer.

İşte tam da burada CHP’li ve ittifak belediyelerinin iktidar yolunda üzerlerine büyük iş ve sorumluluklar düşmekte. Ve kamuoyu önünde sıkça usulsüz ihale ve eş, dost, akrabaya haksız kazanç sağlama tartışmalarından uzak durmaları gerekmekte.

Bu nedenle CHP lideri Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı bileşenlerinin yerel yönetimlerle ilgili mevcut işleyişi ve kamuoyunda tartışılan belediyeleri disipline etmeleri gerekmektedir.

Tüm bunların yanı sıra kendi sosyolojik tabanının da sesine kulak vermesi CHP’ye gönül vermiş geniş halk kitlelerinin de yeniden güvenini kazanıp moral bozukluğunun ve kafa karışıklığının önüne geçip iktidar yolunda daha emin adımlarla yürümesini sağlayacaktır.

Halk artık iktidarla uzlaşma dönemi değil, mücadele ve hesap sorma dönemi diye CHP’ye ve Kemal Kılıçdaroğlu’na çağrı yapıyor. Alanları dolduran halk yığınlarının sesine ve çağrısına kulak verme zamanı gelmiştir.