5 Ağustos’ta 5. kez cezaevine gireceğini duyuran Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Pehlivan, “Yerel seçimlerden sonra baskı artacak” dedi.

Konuya ilişkin Cumhuriyet TV’ye konuşan Pehlivan, "Dayanışmadan başka çaremiz yok" mesajını verdi. 

Pehlivan, 31 Temmuz'da çıkan yasadan yararlanmak için başvurduğunu, sonuca göre durumun netleşeceğini belirterek süreci şöyle anlattı:

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu ile bundan 2 yıl önce biz Cendere adlı kitabımızı yayına hazır hale getirmiştik. Bunun basımını engellemek isteyenler vardı, bir bahane gerekiyordu.

Benim Libya’da şehit olan bir MİT mensubunun cenazesine dair yayınladığım haberi gerekçe göstererek tutuklanmama karar verdiler. Hatta bir infaz yasası çıktı biz gazetecilerin tahliye olmaması için bizi orada tuttular vs. en nihayetinde 6 ay hapis yattıktan sonra 3 yıl 9 ay ceza alarak denetimli serbestlikle tahliye oldum.

Denetimli serbestlik yasasında şöyle bir madde var: 'Senin hakkında bir dava daha açılırsa tekrar cezaevine dönebilirsin'. Hakimin inisiyatifine bırakıyor orada. Biz gazeteciyiz, neredeyse her yazımızdan dolayı dava açılıyor. Ben ne zaman ki Cumhuriyet Gazetesi’nde bir yargıtay üyesinin ismini bile yayınlamayarak yaptığı usulsüzlükleri mahkeme dosyalarından alıntılayarak yazdım o günden sonra benim denetimli serbestliğim yakıldı. Açık cezaevine girdim. Açık cezaevi de dedi ki: '31 Temmuz’a kadar kovid izni var zaten dışarıda olacaksın'.

Hükümet bundan 15 gün önce bu 100 binden fazla olan kovid izinli hükümlüleri tekrar cezaevine sokmamak için özel bir ek yasa çıkardı. Ancak e-devletten kendi adıma sorgulama yaptığımda benim cezaevine döneceğime dair bir bilgi gördüm. Ben de araştırdım, yasanın 2. fıkrası benim de dahil olduğum insanların cezaevine dönmeyeceğini emrediyor. En nihayetinde yararlandırmadılar. Şu an avukatlarımız Bakırköy İnfaz Hakimliği’ne benim de bu yasadan faydalanmam için başvurdu. Önümüzdeki günlerde neticelenmesini bekliyoruz ama hukuki değerlendirmede bir değişiklik olmazsa ben 8 ay açık cezaevinde olacağım gibi görünüyor.”

"Tarihin baskı anlamında en ağır dönemlerinden geçiyoruz"

Baskılara karşı direnmek gerektiğine dikkat çeken Pehlivan, “Türkiye’de gazetecilere baskı anlamında tarihin en ağır dönemlerinden geçiyoruz. Yerel seçimler yaklaştıkça ve yerel seçimler sonrasında çok daha ağırlaşacağını düşünenlerden biriyim. Ben umutlu bir tablo görmek isterim ama şu an tarif edemiyorum. Buna rağmen biz yazmaya devam ediyoruz.

Biz bir şekilde gerçekleri duyurmaya devam ediyorsak burada umut var. Çünkü bu iktidarın bu baskıcı tutumuna karşı 25 milyondan fazla insanın bu topraklarda yaşadığını biliyoruz. Bizim özellikle Cumhuriyet Gazetesi yazarları olarak onlara bir borcumuz var.

Her ne olursa zor şartlara rağmen direnmemiz gerekiyor. Ben yazılarıma içeride de devam ettireceğim. İçeri atılmam gerçekleri yazmama engel olmayacak. Bizim alışmamamız, korkuya esir olmamamız gerekiyor. Korkuya rağmen o duvarın aşılabilmesi gerektiğine inanan biriyim” ifadelerini kullandı.

BEN EĞER BİR İNSAN ÖLDÜRMÜŞ KATİL OLSAYDIM
Pehlivan, adalet sistemini eleştirdi ve dayanışmanın önemini vurgulayarak “Birçok yayın organı bana bu süreçte destek oluyor. Bizim dayanışmadan başka yapabileceğimiz pek bir şey yok.
Çünkü bu mesele benim meselem değil, benim nezlimde insanların gerçeği öğrenme hakkının engellenmesi ya da gerçeği yazmanın bedelinin ödetilmesi meselesi var. Ben eğer bir insan öldürmüş katil olsaydım, bir tecavüzcü, bir hırsız olsaydım şu an böyle bir yayını yapmıyor olurduk, ben özgürlük bahşedilmiş bir insan olurdum iktidar tarafından. Ama tek suçum kalem oynatmak olduğu için şu anda bu cezayı çekiyorum. Bu iş beni de aşan bir şey. Dayanışmadan başka çaremiz yok”
 açıklamasında bulundu.