39–40 yaşındaki kadınlarda "yaşlanma yaşı" ve evlilik seçeneklerinin daralması

Merhaba çok kıymetli okuyucular;

Kadınlarda yaşlanma algısı, yalnızca biyolojik değişimlerle değil; sosyolojik, kültürel ve psikolojik faktörlerle de şekillenmektedir. 39–40 yaşına ulaşmış, iki kez evlenmiş ve çocuk sahibi kadınlar için bu durum daha belirgin hale gelir. Çoğu kadın bu yaşlarda hâlâ kendisini “genç” hissetse de, erkeklerin eş seçiminde belirleyici olan dinamikler bu algıyla örtüşmez.

Biyolojik Gerçeklik

40 yaş sonrası kadınlarda doğurganlık hızla düşmekte, üreme ihtimali belirgin biçimde azalmaktadır [1]. Kozmetik yöntemler, estetik müdahaleler veya fit bir görünüm bu biyolojik gerçeği değiştirmemektedir. Kadının dışarıdan “diri” görünmesi, içsel süreçlerde (hormonlar, yumurtalık rezervi, metabolik değişimler) yaşanan gerilemeyi ortadan kaldırmaz. Bu nedenle 39–40 yaş, kadın biyolojisinde kritik bir eşik olarak kabul edilmektedir.

Sosyolojik Dinamikler ve Erkek Tercihleri

Evrimsel psikoloji araştırmaları, erkeklerin yaş bağımsız olarak eş seçiminde gençliği öncelikli bir kriter olarak gördüğünü ortaya koymaktadır [2]. Kadının yaşı ilerledikçe, özellikle doğurganlığın azalmasıyla birlikte erkeklerin ilgisi daha genç kadınlara yönelir [3].

Bu bağlamda 39–40 yaşındaki kadınlar için:
- Yaşıt erkeklerin büyük kısmı daha genç kadınları tercih etmektedir.
- Bu yaş grubundaki kadınların evlilik havuzu, çoğunlukla 50–55 yaş ve üzerindeki erkeklerle sınırlı hale gelmektedir.
- Kadın kendini genç hissetse veya öyle göstermeye çalışsa da, erkeklerin algısı biyolojik ve sosyolojik gerçeklikten sapmamaktadır.

Seçeneklerin Daralma Süreci

- 40–45 yaş arası: Kadın, daha çok “ikinci bahar”ını arayan erkeklerle karşılaşır.
- 45–50 yaş arası: Seçenekler büyük ölçüde dul veya boşanmış ve ileri yaş erkeklerden ibaret hale gelir.
- 50 yaş sonrası: Kadının evlilik beklentisi zayıflar; ilişkiler daha çok “arkadaşlık” ve “yoldaşlık” temelinde şekillenir.

Kadınların Algı Çelişkisi

39–40 yaşındaki kadınlar çoğunlukla makyaj, estetik ve bakımla gençliklerini koruduklarına inanır. Hatta genetiklerinin sağlam olduğunu söylerler ailelerini uzun yaşadığını genç kaldığını vesaire vesaireye inandırırlar kendilerini Ancak bu, daha çok bir algı yanılsamasıdır. Akademik bulgular, erkeklerin eş seçiminde bu tür dışsal unsurlardan ziyade gençlik ve doğurganlığı öncelediğini göstermektedir [4]. Kadının “ben hâlâ gencim” algısı ile toplumdaki “artık yaşını aldı” algısı arasındaki kopukluk, bu dönemin en temel sorununu oluşturmaktadır.

Sonuç

39–40 yaşındaki, iki evlilik yaşamış ve çocuk sahibi kadın için toplum nezdinde yaşlanma yaşı başlamıştır. Bu yaştan sonra eş adayları çoğunlukla 50–55 yaş civarı erkeklerden çıkmakta, ilerleyen yıllarda seçenekler daha da daralmaktadır. Kadının dış görünüşle genç kalma çabası, erkeklerin gençlik ve doğurganlığa yönelimini değiştirmemektedir.

Özetle: 39–40 yaş, kadın için hem biyolojik hem de sosyolojik olarak evlilik seçeneklerinin daraldığı kritik bir eştir. Kendi algısıyla toplumsal gerçeklik arasındaki fark, bu dönemin en temel sorununu oluşturmaktadır.

Sevgili okuyucularım bir başka yazıda görüşünceye kadar sağlıcakla kalın.

Kaynakça

[1] Velde, E. R., & Pearson, P. L. (2002). The variability of female reproductive ageing. Human Reproduction Update, 8(2), 141–154.
[2] Buss, D. M. (1989). Sex differences in human mate preferences: Evolutionary hypotheses tested in 37 cultures. Behavioral and Brain Sciences, 12(1), 1–14.
[3] Kenrick, D. T., & Keefe, R. C. (1992). Age preferences in mates reflect sex differences in human reproductive strategies. Behavioral and Brain Sciences, 15(1), 75–133.
[4] Singh, D. (1993). Adaptive significance of female physical attractiveness: Role of waist-to-hip ratio. Journal of Personality and Social Psychology, 65(2), 293–307.

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }