Bugün iktidarda bulunan saltanatçı-hilafetçi AKP yönetiminin arka çıktığı son Osmanlı Padişahı Mehmed Vahideddin kimdir.

Uzun söze gerek yok. 1918 yılı 13 Kasımı’nda İngiliz-Fransız kuvvetleri İstanbul’u işgal ettiğinde bu adam onlarla anlaşmıştı. İktidarda kalmak uğruna kendi ülkesinin sömürgeci Hıristiyanlar tarafından işgal edilmesine evet diyen birisiydi o.

Çok daha önemlisi, bu Vahideddin, düşmana karşı direnen Milli Kuvvetleri düşman ilan etmiş etmişti. Bu kuvvetleri toplayıp düşmanla savaşan başta Mustafa Kemal olmak üzere bütün öncüleri idama mahkum ettirmişti. Yunan işgal kuvvetlerini padişahın ordusu gibi göstertiyordu. Yetmiyor, Ankara’da örgütlenen Kurtuluş Savaşı’nı bastırmak için cahil kesimin din duygularını kışkırtarak iç isyanlar çıkarttırıyordu. Yetmiyor, Hilafet Ordusu adı altında ordu kurup İngiliz silahlarıyla donatıyor; bu ordu ile Ankara’yı basmaya kalkışıyordu.

Ankara’da ne vardı?

Türk topraklarının Haçlı kuvvetleri tarafından ele geçirilmesine direnen gerçek vatanseverler, gerçek Müslümanlar vardı. Bunlar, düşmanla işbirliği yapan hain padişaha karşı çıkmışlar, 23 Nisan 1920’de Millet Meclisi’ni açmışlardı.

İki temel parolaları vardı:

*Hakimiyet padişahın değil milletindir.

*Ya İstiklal Ya Ölüm!

Bu serdengeçtiler, onca olumsuzluğa, ihanete karşın sonunda başarmışlar, düşmanı yurttan atmışlardı.


HİCRETE BAK
Bu süreçte, Padişah Vahideddin tamamen İngiliz İşgal Orduları Komtanı General Harington’ın kuklası durumundadır. Yunan ordusu yenilip 9 Eylül 1922’de denize dökülünce Vahideddin yıkılır. İyi bilmektedir ki aslında yenilen kendisidir. Bu yüzden büyük bir korkuya kapılır ve ülkesinden kaçmaya karar verir. Kendi el yazısı ile yazıp daha sonra saltanat mührü ile damgalayarak İstanbul’u yöneten İngiliz General’e yolladığı dilekçesine bakar mısınız?

“Ekselansları General Harington’a

İstanbul İşgal Kuvvetleri Başkomutanı

Sayın Bay,

İstanbul’da hayatım tehlikede olduğunu düşünerek İngiliz Hükümeti’ne sığınıyor ve İstanbul’dan başka bir yere gönderilmemi rica ediyorum. 16 Kasım 1922.

(İmza) Mehmed Vahideddin Müslümanların Halifesi”

(Kaynak: Atilla Oral, Charles Harington, s.32)

Daha sonra utanmadan şöyle diyor: “Kaçmadım; kendime Peygamber’in hicretini, Mekke’den Medine’ye gidişini örnek aldım ve geri dönmek üzere gittim.” (M. Bardakçı, Şahbaba, s.246)

Vahdettin’in kaçtığı Sanremo Kenti, Medine gibi bir Müslüman kenti değil kutsal toprakların işgal planlarının yapıldığı Hıristiyan kentidir. Giderken yanı sıra 500 bin dolar değerinde sofra tıkımı götürmüş, oralarda da düşmanın temin ettiği yalılarda oturmuştur.

***

Bütün bunlardan çok daha vahim bir durum vardır: O da Müslümanların Halifesi geçinen bu adamın geride bıraktığı 5 karısının durumudur. Onları Müslümanlara emanet edeceği yerde İngiliz General Harington’a bırakmıştır. (General Harington, s.309)

Harington, anılarında o anki şaşkınlık durumunu şu cümleyle anlatmıştır: “Teknemde giderken yolda, acaba bana sigara kutusunu bir anı olarak verir mi diye umutlanmıştım; ancak bana beş karısını emanet etmesiyle şoka uğradım.” (Aynı kaynak, s. 33)

Harington’ın anılarında geçen bu cümleyi Osmanlı hayranı Murat Bardakçı, Şahbaba adlı kitabında bozup çarpıtmıştır.

İşte bugün AKP zihniyetinin sahiplendiği Osmanlı, bu Osmanlı’dır. Kendi ülkesinin sömürgeciler tarafından işgal edilmesine, iktidarda kalmak uğruna evet diyen bir zihniyet… Müslüman geçinip karılarını Hıristiyan subayına emanet eden zihniyet… Ve böyle alçak bir adama arka çıkıp ülkesini düşmandan kurtaran, bizlere yeni bir devlet ve özgür vatan bırakan önderlere küfreden bir zihniyet…

Nutuk’u yasaklatan, Atatürk’ün adını kurum ve kuruluşlardan sildiren zihniyet… Okul bahçelerindeki Atatürk büstlerini kıran zihniyet… Bir gerekçe uydurarak 23 Nisan’ları, 29 Ekim’leri, 19 Mayıs’ları kutlatmayan zihniyet… Bunların manevi ataları hain Vahdettin ve haçlı Harington’dır…

Ama bu millet er geç uyanacak onlar da bir Amerikan zırhlısına binerek bu ülkeden kaçacaklardır.

Yaşasın 23 Nisan’lar!

Yaşasın dünyada mazlum ülkelerin bağımsızlık devrimlerini başlatan Mustafa Kemal’ler!