Ama görüyorsunuz: AKP-MHP hükümeti, Türkiye’de sadece terör işini konuşturarak ve bir de CHP’li belediyeleri yargıyı kullanarak ele geçirip gündemi çalıyor.
Bu bize, Cumhurcuların genel stratejilerini ve 2027’de yapılacağını umduğum seçim taktiğinin ne olacağını da gösteriyor.
HER ŞEY 2015 GİBİ
Erdoğan, halk desteğini iyice yitirdi. 2015’teki koşullardan çok daha kötü durumda… Ekonomiyi öyle bir batağa soktu ki buradan bir çıkış yakalaması olanaksız.
Ama elinde 2015’te başarılı olmuş bir deneyim var.
Hatırlayın: 7 Haziran 2015 genel seçimini yitirince, hemen Bahçeli devreye girip o ana kadar hakaretler yağdırdığı Erdoğan’ın başta kalmasını sağlamıştı.
7 Haziran öncesinde PKK’lıların Güneydoğu şehirlerinde ellerinde makineli tüfeklerle gezmelerine, şehirlerde kontrol yapmalarına göz yumulmuştu. Diyarbakır’a hendekler kazılırken, Erdoğan, polise ve askere, “PKK’ya operasyon yapmak için valilerden izin alacaksınız!” şartını getirmiş; dolaylı yoldan teröristlere koruma sağlamıştı.
Ama 7 Haziran seçimleri yitirilince de bombalar patlamaya başlamıştı. Bu süreçte Erdoğan PKK ile mücadele ediyormuş görüntüsü vererek; ülke kurtarıcısı havasına bürünmüştü. Ve 1 Kasım 2015’te yenilenen ikinci seçimde yeniden AKP tek başına iktidara gelmişti. Seçimin kazanılmasında etkili olan hendek çatışmalarında toplam 249 asker, polis veya korucu şehit olmuştu. Ama AKP yine iktidara gelmişti ya…
TEK KURTULUŞ YOLU
AKP’nin seçim kazanabilmesi için 2015’teki hendek savaşları gibi büyük olaylara gereksinimi var. Artık bunu ülke içindeki PKK operasyonları ile başaramazlar. Ülkenin yeni ve büyük bir tehdit altında olduğu yönünde bir hava yaratmaları gerekiyor. Bunun yeri de Suriye gözüküyor. Suriye’de hem PKK’nın uzantısı PYD var hem de PYD’nin koruyucusu olan İsrail…
İsrail, gücünü güney Suriye’nin doğusundan kuzey doğuya doğru yayacaktır. Erdoğan bu durumu Yahudi tehlikesi olarak yüksek sesle dile getirecektir. Böylece hem Suriye’deki PKK ile hem de yeni büyük düşman İsrail ile savaş havası yaratacaktır. Bunun ilk adımları da atılmıştır. Türkiye, Suriye’deki Sünni mezhepçi Colani (Ahmet el Şara) iktidarını koruma görevini üstlenmiş gözüküyor. Savunma Bakanımız da “Suriye isterse orada PYD’ye karşı operasyon yaparız!” diyor.
AKP Lideri Erdoğan sadece bununla kalmayacak elbette… Ülkemizin güvenliğine tehdit olarak da iç cephede muhalefeti gösterecek, örneğin CHP’yi PKK ile işbirliği yapmakla suçlayacak; CHP ile mücadeleyi İsrail ile mücadele gibi sunacaktır. Böylece milli duyguları kabartarak seçimleri kazanmaya uğraşacaktır.
Ya yöntemi nasıl olacak?
Bu konuda da deneyimleri var. Hani demişlerdi ya: “Suriye tarafından bizim tarafa birkaç roket attırdık mı?...”
Tahminimce böyle bir yol denenecek… İsrail saldırdı denilerek ortalık karıştırılacak… Veya İsrail, Suriye’deki bir birliğimizi yanlışlıkla(!) vuracak… Ve al sana savaş… Ama İsrail ile asla ciddi bir çatışmaya da girilmeyecek. Bu kontrollü bir çatışma olacak. Çünkü pamuk ipliğine bağlı ekonomimiz gerçek bir çatışmayı kaldıramaz; onlar da biliyorlar. En önemlisi de İsrail’in arkasında ABD bulunduğundan, orası ile bozuşmamak için Erdoğan yönetimi İsrail’le asla ciddi bir kapışmaya girişmeyecektir. Ancak ve ancak önceden Trump’a bildirilen ve oradan izin alınan gösteriş kapışması olacaktır.
Bu kontrollü çatışma ile hem İsrail’deki Netanyahu iktidarı hem de Türkiye’deki Erdoğan yönetimi halkı arkasına almaya çalışacaktır.
Bu senaryo uygulanır mı uygulanmaz mı bilemiyorum ama yanılmış olmayı çok çok isterim.
Demokrasiyi bir tramvay olarak görenlerin oyunundan Tanrı, Türkiye’yi korusun…